|
|
|
|
|
 |
|
 |
EFSANELERİ
PELE EFSANESİ
Tek başına takım!’’ sözü herhalde Pele için söylenmiş olsa gerek. Kahramanlar tek başınadırlar.. Ama insanların kalbinde yer edinmişlerse o zaman birer mit veya efsane haline gelirler. İşte futbolun duayenlerinden sayılan Pele, genci yaşlısı her kesimden insanın gönlünde taht kurmuştur. Mükemmel futboluyla herkese futbolun tadını doyumsuz bir şekilde yaşatan Brezilyalı efsane; kıvraklığı, hücum presi, fırsatçılığı, harika golleri ile yalnız Brezilya'nın değil, tüm dünyanın gözdesi haline gelmiştir. Yapılan tüm anketlerde ‘‘Yüzyılın Futbolcusu’’ seçilmesi onun ne kadar sevildiğinin ve beğenildiğinin en açık göstergesi olsa gerek.. 1956-1974 arasında toplam 1220 gol atıp, 12 yılda da Brezilya'ya 3 kere dünya kupası kazandırdı. Kırılması güç bir rekor kırarak futbol dünyasına ismini altın harflerle yazdıran, bu efsanenin çok özel dosyasını siz sporseverler için hazırladık.. |
|
PELE'NİN HAYATI
Dson Arantes do Nascimento, tüm dünyada bilinen adıyla Pele, 23 Ekim 1940'da Brazilya'nın Minas Gerais eyaletine bağlı Três Corações köyünde doğdu. Aile tarafından Dico takma adıyla çağrılırken futbolcu arkadaşları tarafından da Pele takma adı verildi.
11 yaşında keşfedilene kadar ayakkabı parlatıyordu. 4 yıl sonra onu keşfeden De Brito, Pele'yi Sao Paulo'ya getirdi ve Santos'un profesyonel ama inaçsız yöneticilerine "bu çocuk dünyanın en iyi futbolcusu olacak" dedi. Sonraki sezonda Pele, ligin yıldız oyuncusu olunca bu sözün doğruluğunu ispatlamış oldu.
Oynadığı her uluslararası oyunda bir gol ortalaması tutturdu. 1956-1974 arasında toplam 1220 gol attı. 12 yılda Brezilya'ya 3 kere dünya kupası kazandırdı. Kariyerinde yaptığı maçlar arasında, oynadığı 6 maçta 90 dakikaya 5 gol sığdıran Pele; 30 maçta 4 golü, 90 maçta ise 3 golü rakip ağlara bıraktı.
|
|
Pele'nin ünü o kadar yayılmıştı ki adının geçtiği her yerde saygıyla anılır hale gelmişti. Hatta bu ünü sayesinde savaşın durduğu bile bilinir. 1967'deki Niegara'daki sivil savaşta Pele'nin başkentte oynayacağı gösteri maçı için 48 saat ateşkes ilan edilmişti.
Pele 18 yıl boyunca inanılmaz bir performans göstermiştir. Futbol kariyerinin 17. yılında 1973'te 52 gol atmıştır. Hiçbir futbol yıldızı bir sezonda 50 gol atamamıştır. Ama Pele'nin 1 yıl boyunca 100 den fazla gol atmış olması yıldızda emekli olma zamanı geldiğini hissini uyandırmış olsa gerek, bu olaydan sonra futbol kariyerini noktalamıştır. |
|
İŞTE ÖNEMLİ TARİHLER
1.23 Ekim 1940'ta Brezilyanın Tres Coracoes kasabasında doğdu.
2.Futbol kariyerine 1956 yılında Santos Futbol Klübünde başladı. 1958-1969 yılları arasında 9 şampiyonluk kazandırdı.
3.1958 yılında katıldığı ilk dünya kupasında Brezilya'yı zafere götürdü.
4.1970 Son Dünya Kupası Finali ve Zafer
5.1975 yılında Finansal problemlerden dolayı emekliliğe ayrıldı ama sonra tekrar futbola dönerek Newyork Cosmos'da oynadı.
6.1977 yılında faal futbol hayatına son verdi.
7.1994'te Brezilya'nın Spor Bakanı oldu.
|
|
GEORGE HAGİ EFSANESİ
 |
LE TUBESC (ÇOK YAŞA) HAGİ
Dünya futbolunun efsanelerinden , Galatasaray'ın Hagi'si Romanya Milli Takımı ve Dünya Karmasının karşılastığı bir maç sonunda futbola veda etti . Hagi futbol hayatının sonunda olmasına rağmen genç bir futbolcu kadar hızlı, hırslı. Avrupa futbolunun bu büyük ustası, raket gibi sol ayağı, patriot füzesini andıran frikikleri ve inanılmaz gol pasları ile Galatasaray'ı şampiyonluğa taşıyan oyuncuların başında geldi. Hagi şampiyon filminin adeta başrol oyuncusu oldu. Dünyanın en büyük iki takımı Real Madrid ve Barcelona'nın da formasını giyen Hagi, Galatasaray formasıyla futbol yaşamının en huzurlu ve başarılı günleri geçirdi. Oysa ki Hagi geldiği daha ilk günlerde bazı kesimlerden emekli damgasını yemişti. Hagi gibi emekliye can kurban. Biz bu futbol dehasının dosyasını siz sporseverler için hazırladık...Türk futboluna katkılarından dolayı Teşekkürler George |
|
HAGİ'NİN HAYATI
Doğum Tarihi: 5 Şubat 1965
Boyu :1.74
Kilosu:74
Mevki:Orta sahada oynuyor.
Futbol Kariyeri:FC Constanta'da başladığı futbol yaşamına, Sportul Studentesc, Steaua Bükreş, Real Madrid (1990), Brescia Calcio (1992), FC Barcelona (1994) ve Galatasaray'da devam etti.
1990, 1994 ve 1998 Dünya Kupaları'nda, EURO 96'da ve 3 maçta 2 kırmızı kart gördüğü EURO 2000'de forma giydi. 1985-86 sezonunda Sportul'da 31 golle gol kralı oldu.
İŞTE HAYAT HİKAYESİ
İki kere göç etmek zorunda kalan bir Makedon ailesinin çocuğu olarak yoksul bir çocukluk geçirdi. Köyde doğmuş, çamurların içinde, yalınayak, at kılından bir topun peşinde koşarak futbola başlamıştı. Romanya'nın komünist lideri Çavuşesku döneminde yıldız oldu. Ancak o devrildikten sonra yurtdışına çıkabildi. İşte İspanya'da aradığını bulamayan, Galatasaray'la UEFA Kupası'na uzanan Hagi efsanesinin kısa özeti...
Gheorghe ve Sultana Hagi'nin oğlu Iancu, yine kendileri gibi göçmen olan Chirata'yla Köstence'de tanıştı .
|
|
YA MEKSİKA, YA TÜRKİYE
Barcelona macerasından sonra bir süre dinlenmek isteyen Hagi, 31 yaşına gelmiş olmasına karşın Avrupa'nın köklü kulüplerinden birinde forma giymekti. Menajeri Becali, Hagi'ye "Meksika'da oynamak ister misin?" diye sorduğunda önce büyük bir hayal kırıklığı yaşadı, daha sonra ise Türkiye'den bir takımın, Galatasaray'ın teklifini kabul etmeye karar verdi ve sarı-kırmızılı takımla 3 yıllık sözleşme imzaladı.
VE GALATASARAY YILLARI
Galatasaray takımının Hagi'nin futbol kariyerinde yadsınamayacak bir katkısı var.Hagi de Galatasaray'ın kariyerinin ilerlemesi konusunda önemli adımlar atılmasını sağladı. Galatasaray'da 4 Lig şampiyonluğu, pek çok kupa ve UEFA Kupası şampiyonluğu yaşayan Hagi Türk futboluna çok şey kazandırmıştır.Teşekurler Hagi...... |
|
HAGİ İLE RÖPORTAJ
Aşırı yorgunluk hissediyor musun?
23-24 yaşındaki oyuncular bile maçtaki tempo nedeniyle oyundan Düşüyorsa, ben 36 yaşındayken farklı olarak ne hissedebilirim ki?
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde nereye kadar gidebilir?
Eğer gruptan çıkarsak finalde San Siro'daki yerimizi alırız. Bundan kesinlikle kuşkum yok. Formumuzun zirvesindeyiz, harika bir kondisyonumuz var ve çok iyi top oynuyoruz.
Gerçekten final oynayacağınıza inanıyor musun?
Geçen yıl Milan'ı kupalardan eledik. Bu yıl ise onların sahasında final oynayacağız. Bu bizim kaderimiz. Herşey önceden belirlenmiş
Bu yılki Galatasaray daha uyumlu gibi gözüküyor. Peki bu durum Fatih Terim zamanında nasıldı?
Konu Fatih Terim faktörü değildi. Asıl faktör, kimse bizim kim olduğumuzu ve nasıl oynadığımızı bilmiyordu, oynadığımız futbolla herkesi şaşırttık. Fakat artık, diğer takımlar bizi inceliyorlar, bizden korkuyorlar ve oyun tarzımıza karşı taktik geliştiriyorlar. Fakat artık değiştik ve oyun içindeki herşeyi düşünüyoruz.
|
|
Galatasaray'a dönelim. Sence hangisi daha iyi: Jardel mi, Hakan Şükür mü?
Çok hassas bir soru. Jardel, Hakan, gol atan oyuncular. Fakat her oyuncunun bir başkasından daha iyi olduğu zamanları vardır. Jardel, Galatasaray'da sürekli gol atıyor, fakat İnter'in eski koçu Lippi, Jardel'i fazla hareketli olmadığı için istemedi. Bununla birlikta Lippi, sürekli hareket halinde olan fakat Jardel kadar gol atamayan Hakan'ı aldı. Hakan, çok önemli anlarda gol atıyor fakat devamlı olarak ilk 11'de başlayamıyor. Süreklilik bir forvet için hayati önem taşıyor. Eğer Hakan sürekliliği sağlarsa, onun Galatasaray'dayken attığı gollerin aynısını İnter'de de görebilirsiniz.
Neden hiç Avrupa'da yılın futbolcusu seçilmedin?
Çünkü Romanya'da doğdum.
Bu gerçekten de önemli bir nokta mı?
Yeterince önemli. 25 yaşındayken büyük bir kulüp olan Steaua Bükreş'te oynuyordum. Zamanın en büyük Avrupa kulübünde. Fakat gerçek olan şu ki bir Romanya kulübüydü ve bu da benim aleyhime oldu.
|
|
BASINDA HAGİ İLE ÇIKAN İLGİNÇ YAZILAR
GÖZÜ TEKNİK DİREKTÖRLÜKTE (France Football)
Hagi için de ''Romanya futbolunun rekortmeni Hagi, 117 milli maça rağmen çok mütevazi'' değerlendirmesini yapan France Football, Hagi'nin gönlünde teknik direktörlük yattığını yazdı. Hagi'nin milli takımda çalışırsa Popescu ile birlikte görev yapabileceğine değinen dergi, ''Hagi Fransa 98 sonrası futbolu bırakma kararı almıştı, ancak G.Saray'da yaşadığı 3 şampiyonluk sonrası Romanya taraftarının da baskısına dayanamadı. Popescu ile uzun vadeli projeleri var. 2 süper profesyonel, yıllardır, hasta, satılmış, dengesiz, şiddetin hüküm sürdüğü Rumen futbolundan çok çektiler. İkisinin de kredisi çok büyük'' değerlendirmesini yaptı.
''Ben futbolun şeytanıyım. Maç kazanmak için inançlı, hırslı, rakibine, arkadaşına kızan futbolcuyum'' diyor .
|
|
MAÇ İÇİNDE KONUŞMASI
BİR GOLÜN HİKAYESİ
Hagi ile Sergen, yan yana oynadıkları ilk maçta mükemmel bir uyum sergiledi. Serbest atıştan kazanılan gol, bu ikilinin ne kadar iyi anlaştığının kanıtıydı.
Yanıma gel, acele etme
Oyunun 25. dakikasıydı. G.Saray bir serbest atış kazandı. Topun başında iki usta ayak; Hagi ile Sergen yan yanaydı. İşte, golle sonuçlanacak bu pozisyon öncesi iki futbolcu arasında geçen diyalog.... Hagi: ''Sergen, buraya gel, hiç acele etme. Ben şimdi topu sana yuvarlayacağım. Sen, topa basacak ve geri kaçacaksın. Tamam mı, anlaştık mı?''
|
|
RONALDO EFSANESİ
"Başarısının karakterini değiştirmediğini görmek güzel.Bir Brezilyalı olarak onun bir numaralı hayranıyım"....PELE
PSV'de keşfedilen, Barcelona'da yıldızlaşan Brezilyalı forvet, İnter formasıyla sadece bir sezon tam anlamıyla forma giyebildi. 3 yıl geçti aradan. Ronaldo, Hakan'lı, Vieri'li, Recoba'lı İnter'i tribünlerden izliyor. Doktorlar sakatlığının ancak gelecek sezon başında ona izin verebileceğini söylüyorlardı ama futbol aşığı Ronaldo sakatlığına meydan okurcasına artık idmanlara katılıyor ve yakın bir zamanda da sahalara döneceğinin sinyallerini veriyor. Dileriz eski parlak günlerine bir an önce döner.
İşte "Yüzyılın Pelesi" olarak gösterilen Ronaldo'nun hayatına dair bilmek istediğiniz herşey.... |
|
RONALDO'NUN HAYATI
 |
Adı: Ronaldo Luiz Nazario da Lima
Şehir: Bento Ribero (Rio de Janeiro, Brazil), 22 Eylül 1976
Boy:183cm
Kilo: 77kg
Şeref Ödülleri:
1996'da FİFA tarafından dünyanın en iyi oyuncu ödülü
1997'de Avrupa'nın En iyi Oyuncu Ödülü
1997'de FİFA tarafından dünyanın en iyi oyuncu ödülü
Rio De Jenerio'da Sao Francisca'daki Javies hastanesinde sabah 9:30'da doğmuş. Doğduğu anda kendisine verilen isim Ranoldo Luiz Nazario Dalima. Onun doğumundan önce ailesinin Lona adında erkek Nelinino adında da kızları varmış.
Çok küçük yaşlardan itibaren futbolla iç içe olmuş. Annesi Sonia rüyalarında "pas ver, pas ver gol atayım"diye sayıkladığını ve ayaklarıyla boşluğu tekmelediğine şahit olmuş. Okulla çok bir alkası olmamış.
4 yaşında iken babası Nelio ona yılbaşı hediyesi olarak bir futbol topu vermiş. O günden sonra o topu hiç bırakmamış hep onunla oynamış. Ronaldo büyük Pele'den sonra Brezilya'nın gelmiş geçmiş en büyük yeteneği. Profesyonel kariyerine 1990-91 sezonunda RAMOS takımında başlad |
|
1996 yılında FİFA onu oy birliği ile dünyanın en iyi oyuncusu ünvanı verdi. 21 yaşındaki bir genç olarak 1997'de çok yüklü bir ücret karşılığı İtalya klübü İnter'e transfer olarak yepyeni bir başlangıç yaptı Ronaldo bir anda kendini San Siro'nun çimlerinde buluverdi.
3 yıl geçti aradan. Ronaldo, Hakan'lı, Vieri'li, Recoba'lı İnter'i tribünlerden izliyor. Doktorlar sakatlığının ancak gelecek sezon başında ona izin verebileceğini söylüyorlar. Futbolseverler, Ronaldo'nun geçen sezon Lazio maçının ortasında bir anda yere düşüp kıvranmasını unutamıyor.
FAVORİLERİ
Favori Kadın Aktör: Demie Moore
Favori Erkek oyuncu: Stallone
Favori Renk: Gök mavisi
Favori Ressam: Van Gogh
Futbolun dışında sevdiği sporlar): Tennis, masa tenisi basketball
Favori Ay:Eylül
Favori Hayvan: Pichichi (Alman çoban köpeği)
Favori Ülke: Brazil
Brezilya dışında sevdiği şehir: Barcelona
Favori Oyuncu: Zico
|
|
İSTATİSLİKLER
 |
Klüpler
1990 - 1991 Social Ramos Klup (Rio): 12 Maçta/8 Gol
1991 - 1993 São Cristovão (Rio): 54 MAçta/36 Gol
1993 - 1994 Cruzeiro (Belo Horizonte): 60 Maçta/58 Gol
1994 - 1996 PSV Eindhoven : 56 Maçta/55 Gol
1996 - 1997 FC Barcelona : 37 Maçta/34 Gol
1997 - 1998 Inter Milan
Uluslararası Arenada Milli Takım Formasıyla: 35 Maçta/25 Gol
Uluslararası Arenada Sahneye Çıkması: 24.3.1994 vs Argentina (2:1).
Başlıca Şeref Ödülleri
1991 - Güney Amerika 16 yaş Altı Milli Takım Şampiyonluğu
1994 -Tetracampeón olmak için Brezilya Dünya Kupasına Katılan Üye
1995 - Kupa Amerika'da Brezilya adına şampiyonluk yaşamış
1995 - Hollanda Ligi'nin en iyi golcüsü
1996 - PSV Eindhoven Hollanda Kupasını Kazanmış
1996 - 1996 Olimpiyatları Futbol Turnuvas'ında Brezilya'ya
Bronz madalya kazandırmış
1997 - FC Barcelona'dayken Kupa Galipler kupası
1997 - Kupa Amerika'da Brezilya adına şampiyonluk yaşamış
|
|
MARADONA EFSANESİ
 |
"İki rüyam var, ilki dünya kupasında oynamak, ve ikincisi şampiyon olmak".
Böyle bir hayalle başlamış Maradona futbol yaşamına ama yaşamında istediği iki dileğini gerçekleştirmekle kalmamış futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.FİFA tarafından yüzyılın futbolcusu seçilen Maradona her futbolseverin gönlünde ayrı bir yer edinmiştir..Napoli Kulübü bile , ünlü futbolcunun adını ölümsüzleştirmek adına 10 numaralı formayı takımdan çıkartmış ve bu numaralı formanın yalnızca eski futbolcusu Maradona'ya ait olduğu kayıtlara geçmiştir. Maradona ardında böyle bir isim ve ünvan bırakmıştır. Şimdilerde kokain ve ve benzeri suçlarla gündeme gelsede o halen bir futbol efsanesi olarak tarihe geçmiştir. |
|
DİEGO ARMANDO MARADONA'NIN HAYATI
"İki rüyam var,ilki dünya kupasında oynamak, ve ikincisi şampiyon olmak".
Maradona, Lanus'ta 30 ekim 1960' ta dünyaya geldi. Daha sonraları Fiorita'da yaşamını sürdürdü. Dona Tota Don Diego büyük bir fedakarlıkla mükemmel 3 erkek ve 5 kız yani 8 çocuk yetiştirdi.
Maradona'ya, 3. yaşgününde kuzeni Beto Zarate bir football topu hediye eder. (Görenler onun uykuda iken topu sıkıca kucakladığını söyler.) |
|
Diego 9 yaşlarında iken mahalle takımında oynamaya başlar. Çocukluk arkadaşlarından biride Cebollitas of Argentina'da oynayan Goyo Carrizo ...
Goyo Carrizo bir gün antrenörüne , futbol ahlakında çok iyi bilinen birşeyi doğal yeteneği olan insanları keşfetmek olduğunu , ve çocukluğundan beri Diego'yu tanıgını nasıl oynadığını gördüğünü söyler... Bunun üzerine Franncis Cornejo ondan Maradona'yı yanına getirmesini rica eder.
|
|
Yıllar sonra şu yorumu yapan ise Cornejo olacaktır " İki veya üç kez topa dokunuşu olağanüstü birisinin önümde olduğunu anlamama yeterli oldu."
Antrenör şoke olmuştu, derhal Diego'nun evine ailesiyle konuşmaya gider ve kimlik bilgilerine kadar tanır. İçinden o an şu geçer " Anlamıştım ...O bir cüceydi!"
Aynı gün Ailesini ikna eder ve takibi günlerde Diego Cebollitas'a girmiştir...Ve böyle bir takımdan gelip dünya futboluna damgasını vurmuştur. |
|
MARADONA'NIN İTİRAFLARI
 |
USLANMAZ ÇOCUK
Futbol tarihine adını yazdıran Maradona'ın çocukluğu sefalet içinde geçmiş. Suyu akmayan ve elektiriği dahi olmayan bir gecekonduda dünyaya gelen Maradona 8 kardeşin en çılgını ve her zaman ki gibi en yaramazı olup sürekli konuşur ve kavga çıkarırmış. Futbolada yansıyan bu kişiliğinin temelleri daha çocukluk günlerinde atılmış.
Ama futbol dendiğinde kendisinden geçermiş. Futbol onun için herşeymiş. Maradona sahadaki bu hırçın futbolun temellerinin daha çocukluk yıllarında atıldığını ve kenar mahallelerde sefalet içinde kalabalık bir ailede yaşam mücadelesi vermesinin onun kişiliğinde önemli bir etken olduğunu dile getiriyor. |
|
EVET KOKAİN KULLANIRIM AMA DOPİNG ASLA
Kokain kulladığımı her zaman kabul ederim ama hiçbir zaman maçlarda dopig yapmamışımdır.Hatta iki kez doping yaptığım için uzaklaştırılmışımdır.Yargıcın karşısına çıktığımda cezama razı olduğumu ama dopingi kabul etmediğimi söylediğim kabul görmedi.
DOPİNG OLAYI İTALYANLARIN OYUNUDUR Doping olayı tamamen Antonio Matarrese'nin (İtalya Futbol Federasyonu Başkanı) oyunudur. Çünkü Arjantin 1990 kupasında İtalyanların önünü kesmiş ve İtalyanları milyonlardan mahrum etmiştir.Bu yüzden ben doping olayını tamamen Matarrese'nin oyunu olarak görüyorum. |
|
TANRININ DEĞİL DİEGONUN ELİ
Maradona, 1986 Meksika Dünya Kupası'nda kupayı kazanan Arjantin takımının kaptanıdır.Arjantin finalde Almanya ile kaşılaşıp Almanya'yı yener ama bundan daha önemlisi çeyrek finalde İngiltere ile yaptığı maçtır.."Bu maçın bizler için ayrı bir önemi vardı .Çünkü İngiltere ve Arjantin'i karşı karşıya getiren Falkland savaşının anıları çok tazeydi. Maça çıkmadan önce maçın iki ülke arasında geçmişte yaşanan kötü olayların üzerine örtülecek bir perde gibi olduğunu ve bu maçın bir dostluk maçı olduğu şeklinde açıklamalarda bulunuyorduk. Halbuki hiçbirimiz bu duygularla maça çıkmadık.
Hepimiz kinimizi maçı kazanma yönünde harcadık çünkü maç bir kupa maçı değil bir onur ve intikam maçıydı. Ben maçta iki gol atmıştım ve attığım golden birini resmen elimle atmıştım ama bu an hakemim gözünden kaçmıştı. O dönemde golü ‘‘Tanrı'nın eli’’ diye açıklamıştım. Ne Tanrı'sı yahu! Diego'nun eliydi !
Tanrı'nın eli ha... Fotoğrafçılar bile ne olduğunu görememişti. Bu resimde |
|
NEFRET ETTİKLERİM
PAPA: Ben Papa'yla da tanıştım, çünkü ünlüyüm. Düş kırıcıydı. Anneme bir tespih verdi, Claudia'ya bir tespih verdi, ona verdi, şuna verdi, sonra benim sıram gelince İtalyanca olarak ‘‘Seninki özel’’ dedi. Sinirlenmeye başlamıştım. Annemden tespihini istedim, baktım, benimkiyle aynıydı! Papa'ya doğru yürüdüm, sordum: ‘‘Afedersiniz Papa Hazretleri, benimkiyle anneminki arasındaki fark ne?’’ Bana baktı, sırtıma vurdu, gülümsedi, yürümeye devam ettik. Saygısızlık, sırtıma vurdu, gülümsedi, o kadar!
MONACO PRENSİ ALBERT
Monte Carlo'da beni davet ettiği yemeğin parasını bana ödetti! Erken kalkması gerektiğini söyleyip gitti!Onun için kendisini hiç sevmem.
|
|
|
|
 |
|
 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|